Yunanistan Komünist Partisi’ne

TKP 1920                                                                                                 04.10.2019

info@tkp-online.com

 

Dimitris Kutsumbas
Yunanistan Komünist Partisi

Merkez Komitesi Genel Sekreteri

cpg@int.kke.gr

 

 

Değerli Dimitris Kutsumbas Yoldaş,

Kendisine Türkiye Komünist Partisi TKP diyen, ama Türkiye’de SİP-TKP olarak bilinen kuruluş 19 Ekim 2019’da sizin katılacağınız ve bir çok komünist partisinin de çağrıldığı uluslararası bir toplantı düzenleyeceğini, dünya komünist ve işçi partileri toplantısına ev sahipliği yapacağını duyurmaktadır. Biz sizi bu toplantı öncesi bizim SİP-TKP dediğimiz bu parti hakkında bir kez daha bilgilendirmek istiyoruz. Sizi bu konuda daha önce de bilgilendirmiştik.

Türkiye Komünist Partisi 1920 yılında Mustafa Suphi ve Ethem Nejat önderliğinde Baku’da kuruldu.  Hemen hemen bir ay sonra 18 Ekim 1920’de Anadolu’daki devrimci hareketi kontrol altına almak ve Sovyet Rusya’dan yardım sağlayabilmek için Mustafa Kemal de Ankara’da kendine sadık bazı milletvekillerinin ve yüksek ordu komutanlarının katılımıyla Türkiye Komünist Partisi TKP diye bir parti kurdurttu. Partiden bir heyeti Komintern toplantısına katılmak üzere Moskova’ya gönderdi. Komintern bu partiyi kabul etmedi ve Türkiye işçi sınıfını ve emekçi halkını temsil eden partinin Baku’da kurulan TKP olduğunu bildirdi. Mustafa Kemal’in gönderdiği heyet geri dönmek zorunda kaldı, ama Moskova o günün zor koşullarına rağmen Ankara’ya gerekli yardımları yaptı. Mustafa Kemal’in kurduğu bu parti Türkiye sol ve demokratik güçleri arasında sahte veya Resmi TKP olarak anılır.

Mustafa Suphi ve Ethem Nejat ve 13 Merkez Komitesi üyesi Baku’dan Türkiye’ye gelirken 28 Ocak 1921’de Mustafa Kemal tarafından Karadeniz’de hunharca katlettirildi. Türkiye komünist ve devrimcileri her yıl 28 Ocak’ta Mustafa Suphi ve yoldaşlarını anarlar. SİP-TKP ise 10 Kasımda Mustafa Kemal’in ölümünü anar. Mustafa Kemal’in yaptırttığı bu katliam Türkiye komünistleri için büyük bir darbeydi. Ama Komünistler yine toparlandılar, 1922 senesinde partinin ikinci kongresini yapmayı başardılar. Bu kongreden kısa bir zaman sonra Mustafa Kemal partiyi yasaklattı. O günden beri partimiz TKP hala yasaktır.

1970’li yıllarda partimiz İ. Bilen önderliğinde bir atılım yaptı, yığınlarla bağlandı, yarı legal çalışma olanakları elde etti. Ama 1980 senesindeki faşizan askeri darbeyle büyük bir yenilgi aldık. Asker ve polis takibatından kurtulan kadrolarımız Batı Avrupa’ya ve DDR’a politik göçmen olarak gittiler. Sovyetlerin önerisiyle yönetimde değişiklik yapıldı, Nabi Yağcı genel sekreter oldu. Bu dönemde Sovyetlerin dayatmasıyla bir zamanlar Türkiye’de legal olan sol ve ilerici partileriyle birlik süreci başlatıldı. Önce Türkiye Birleşik Komünist Partisi TBKP adı altında Türkiye İşçi Partisi TİP’le birleşildi. Bazı Polit Büro üyeleri bu birliğe karşı çıktılar, zira bu birlik partinin likidasyonu anlamına geliyordu. Sovyetlerin dağılmasına rastlayan bu dönemde Türkiye’de TBKP yasal olarak kuruldu. Kongresini topladı. Ama devlet bu partiyi de yasakladı.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararı bozmasına rağmen Türkiye Anayasa Mahkemesi bu kararı tanımadı, çünkü Türkiye’de yasalara göre ismi komünist olan ve Kürtlerin kendi kaderlerini belirleme hakkını savunan bir parti kurulamazdı. Bu arada Nabi Yağcı da saf değiştirerek burjuva gazetelerinde yazarlığa başladı.

Bu dağınıklık 2000’li yılların başına kadar sürdü. Komünistlerin önünde yeniden toparlanma görevi duruyordu. Tam toparlanma için ilk adımların atılmaya başlandığı bir anda, 2001 yılında Sosyalist İktidar Partisi SİP olarak bilinen bir parti bir gecede ismini TKP olarak değiştirdiğini ilan etti ve ben TKP’yim diye ortaya çıktı.  Bu ise açıkça bir sahtekarlıktı. Bu nedenle gerçek TKP’den ayırmak için bu partiye SİP-TKP dendi. Önceleri SİP’i kuranlar ise Troçkist görüşlerinden dolayı TİP’ten atılmış, geçmişte Sovyetlere ve TKP’ye küfreden kişilerdi. Devlet ise bu TKP’ye müsaade etti, yasaklamadı. Partilerden sorumlu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına göre bu partiyi kuranların gerçek TKP ile bir ilişkisi yoktu, “iyi çocuklardı” ve Kürt konusunda da devlet politikasının yanındaydılar.

Devletin icazetiyle kurulan bu partiyle 1920 yılında Mustafa Kemal’in kurdurttuğu Resmi TKP arasında büyük bir benzerlik bulunduğu Türkiye sol ve demokratik hareketinde kabul edilen bir olgudur. Nasıl o zaman devlet Anadolu’da Ekim Devrımi etkisiyle yükselen devrimci hareketi kontrol altına almak için sahte bir komünist partisi kurduysa, bugün de devlet komünistlerin dağınıklığından yararlanarak ilerici, devrimci, sol ve Marksist eğilimli gençleri kontrol altına almak, onları ulusalcı-kemalist ideoloji etrafında toplamak için bu yeni TKP’yi, yani SİP-TKP’yi kurdurttu. Onlar maalesef bugün bu işlevi “başarıyla” yerine getirmektedirler. Yığınları, özellikle gençleri işçi sınıfından, onun ideolojisi Marksizm-Leninizmden, toplumsal olaylardan, özellikle Türkiye’nin doğusunda Kürdistan’da Kürt halkının direnişinden uzak tutmakta, milliyetçi Kemalizm peşine takmakta, onları iktidarın yedek güçleri haline getirmektedir. Kürt ve PKK düşmanlığıyla devletin Kürtlere karşı yürüttüğü savaşta susmakta, sanki böyle bir savaş yokmuş gibi davranmakta, böylece de kendine dokunulmazlık sağlamaktadırlar.

Bu SİP-TKP Marksizm-Leninizm değil, açıkca Mustafa Kemal’in yolunu izlemektedir. Mustafa Suphi’nin kurduğu Marksist-Leninist TKP ve onun mücadelesiyle hiç bir ilişkileri yoktur. Bunlar göğüslerinin bir tarafında Mustafa Kemal’in, diğer tarafında Mustafa Suphi’nin resimlerini taşıyabilmekteler, Mustafa Suphi’nin fotoğrafının yanına Mustafa Kemal’in fotoğrafını koyup Türk bayrağı ile birlikte servis edebilmektedirler. Bu ne utanmazlık, ne sahtekarlıktır? Mustafa Suphi’yi Karadeniz’de 14 yoldaşıyla birlikte katlettiren Mustafa Kemal’le birlikte taşımak ve yaymak! Bunu yapanlar komünist olabilir mi? Bunların görevi Mustafa Suphi’yle Mustafa Kemal’i, Marksizmle Kemalizmi, komünizmle kapitalizmi, işçi sınıfıyla burjuvaziyi uzlaştırmaya çalışmak, böylece kamuoyunu yanıltmak ve şaşırtmaktır. Ama arkalarında devlet de olsa bunu başaramayacaklardır. Bu kalpazanlar şimdi de partimizin kuruluş yılına, özellikle 2020’deki yüzüncü yılına sahip çıkmaya kalkışmaktadırlar.

Günümüz Türkiye’sinde en önemli sorun Erdoğan yönetimindeki faşist AKP/MHP iktidarını geriletmek, bunların iktidarına son vermek ve Türkiye’yi demokratikleştirmektir. Bunun için Türk, Kürt tüm Erdoğan karşıtı güçlerin demokratik bir ittifakı gerekmektedir. Erdoğan’a karşı böyle bir ittifak son yerel seçimlerde, özellikle tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde oluştu. Amaç Erdoğan’ın başkan adayını seçtirmeyerek Erdoğan’a bir ders vermek, ona bir darbe indirmekti. Öyle de oldu. Bu seçimde Erdoğan en büyük yenilgisini aldı, birleşilince iktidardan düşürülebileceğini yığınlar gördü. Bu yığınlar için büyük bir deneydi. SİP-TKP ise bu ittifaka karşı geldi. Bu partinin Genel Sekreteri olan Kemal Okuyan böyle bir ittifakın kazanacağı mevzilerin sosyalizm mücadelesi açısından büyük bir tehlike olduğunu, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin de yararına olmayacağını ileri sürdü. Bu tutum ise Erdoğan iktidarına zımnen değil, artık açık bir destek anlamına geliyordu. Onlara göre Erdoğan’a bir darbe indirmenin demokrasi ve sosyalizm mücadelesiyle bir bağlantısı yoktu. Oysa Kürt sorununun barışçıl çözümü, işçi sınıfı mücadelesinin yükselmesi için önce Erdoğan’ın yenilmesi, demokrasinin kazanılması gerekmektedir. SİP-TKP ise bu anlayıştan fersah fersah uzaktır. Bu tutumlarıyla onlar devlet partisi olduklarını bir kez daha ispatlamış oldular.

Biz 1920’de kurulan partimiz TKP’yi yeniden ayağa kaldırmakta olan komünistleriz. Dünyada ilk kez bir komünist partisinin adını alarak yığınları şaşırtan, Marksizmi-Leninizmi Kemalizme bulayarak kalpazanlık yapmasıyla tek örnek olan, SİP-TKP partimizin ismini gaspettiği için kendimize TKP-1920 diyoruz. Eski bir kardeş partiniz olarak şimdi ev sahipliği yapacak olan ve kendine TKP diyen bir parti hakkında sizleri bilgilendirmek istedik. Ümit ederiz ki bu bilgiler size yararlı olacaktır.

Yoldaşça selamlar

Mehmet Bayrak