Referandumu Boykot Et
Referandumu Boykot Et!
Türkiye’de ve Kürdistan’da omuz omuza!
12 Eylül 2010 da,Türkiye’de seçmen AKP Hükümetinin hazırladığı Anayasa değişikliğini oylamak üzere sandık başına çağrıldı. Burjuva partileri halkı “evet” veya “hayır” oyunlarıyla karşı karşıya getirmeye çalışmaktadır. Hükümet partisi AKP halkı “evet” demeye çağırırken, diğer muhalefetteki burjuva partileri halkı “hayır” demeye çağırmaktadır. BDP (Barış ve Demokratis Partisi) ve DTK (Demokratik Toplum Kongresi) ve kimi sol partiler de halkı referandumu boykot etmeye çağırıyor.
Kendine sol diyenler, Nabi Yağcı gibi dönekler ve taraftarları, sözüm ona Nabi’nin likidasyonuna karşı olan kimi eski partililer ve sosyal şövenist SİP’li sahte TKP’liler ve onların ajan ve provokatörleri hep birlikte burjuvazinin bu iki görüşünün, “evet” veya “hayır”ın kulvarında koşmaktadırlar. Bunlar Kürtleri küçümsiyerek “Türkiye benden sorulur” edasıyla, büyük abi kompleksiyle hareket ediyor, egemen ulus milliyetciliği yapıyorlar. Bunlar bu tutumlarıyla, Türkiye’deki devrimci demokratik hareketin günümüzdeki atar damarı olan Kürt işçi ve emekçilerinin ağırlıkta olduğu, tüm Türkiye çapında giden Kürt devrimci demokratik haraketiyle, bin-bir dereden su getirerek, birlikte olmaktan kaçmaya çalışıyorlar, boykot hareketinin güçlenmesini sabote ediyorlar. Bunların içinde her boydan ve soydan oportunistler, küçük burjuvalar, legalizm batağında “devrimcilik” yapan, partimizin kimi eski üyeleri de vardır.
Niçin boykot doğrudur? Çünkü Cumhuriyetin kuruluşu Türkiye’deki irili-ufaklı halkların ve komünistlerin inkarına dayanır. Buna göre anayasalar yapılmış ve bu anayasalarla tek tip insan yaratılmaya çalışılmıştır. Gerçeği inkar eden, var olana yok diyen anayasaları boykot etmek en doğru politikalardır.
Bu referandumda da ortaya çıkan Türk burjuvazisinin iki kesimi arasındaki kavga yeni değildir. Onlar arasındaki bu çıkar kavgaları anayasaların referanduma sunulduğu her dönemde yaşanmıştır. Cumhuriyetle birlikte çıkan tüm anayasalar halklara ve işçi sınıfına düşman yasalardır. Başından beri bu anayasalarla Kürdistan toprakları gaspedilmiş, Kürt halkının ve diğer halkların varlığı inkar edilmiş ve ulusal kurtuluş hareketi emperyalizmin kuyruğuna takılmış ve onaylanmıştır. Buna karşı çıkan Yeşil Ordu ezilmiş, Suphiler katledilmiş, 1920’de kurulan partimiz TKP yasaklanmış, binlerce komünist ve Kürt isyancısı katledilmiştir. Kürt halkını inkar ve TKP’yi yasak eden bu politika bugün hala sürmektedir.
Referandumda sorun, “evet” mi “hayır” mı, veya islamcılar mı, yosa Ergenekoncu, Nato’cu, Oyak’cı paşalar mı, siviller mi, askerler mi? surunu değildir. Ama burjuvazinin bu politikası, onların aydın va yazarları tarafından basın-yayın yoluyla ve sözde solcular kanalıyla işçi sınıfına ve halka böyle yansıtılıyor, ters yüz ediliyor. Gerçekte ise her iki burjuva kesimi de Türkiye’de katıksız uygulana gelen burjuva diktatörlüğünü savunuyor. Bunların her ikisi de Türklerin dışında Kürt, Laz, Çerkez ve diğer bütün halkların demokratik hak ve özgürlüklerinin tescil edildiği bir Anayasaya karşıdırlar. Her iki burjuva kesimi de antidemokratiktir, antikomünistir, milliyetci ve şövenistir, Türk-Islam sentezinin savunucularıdır, Amerikancıdır, Avrupa Birlikcisidir, harbcı ve Nato’cudur. Işçi sınıfının, köylülerin, Kürt halkının ve diğer halkların düşmandır. Bunlar Türkiye’de sömürücü kapitalist düzenin ebedileşmesini savunuyorlar.
Partimiz ve onun gerçek TKP’lileri, halkımızı bu referandamda bizi ve Kürt halkını ve diğer halkları tanımıyan bu anayasa oyununu boykot etmeye çağırıyor. Türkiye’de demokrasiye burjuvazinin böylesine sık sık oynaya geldiği oyunlarla varılmaz. Gerçek demokrasi, halkların varlığını kabul eden anayasa, ancak halkın ve işçi sınıfının devrimci demokratik mücadelesiyle elde edilir. Burjuvazi tarafından hediye edilmez. Bugün Tükiye’de, hem Kürdistan’da hem de Türkiye çapında demokratik dönüşümler için savaşan devrimci demokratik bir güç vardır. Bu güçün başını çeken, Kürt devrimci demokratik kareketidir. Bu hareket sırf Kürdistan’la sınırlı değildir, Türkiye’nin her tarafında vardır ve eylem koymaktadır. Bu hareket Türkiyeden ayrılmayı değil, Kürdistan’da demokratik özerkliği ve bütün Türkiye çapında demokratik bir yapıyı savunmaktadır. Bugün Kürt demokratik güçleri, Türkler ve diğer bütün halklarla özgürce barış içinde birlikte yasamak için irade beyan etmişlerdir. Buna rağmen, Türk solcusu, sözde komünisti ve demokratı ise Kürtlerle birlikte olmaktan kaçıyor. Bunu kimisi açıkca söylüyor, kimisi ise oportunistlik yapıyor ve anaysa referandumunda olduğu gibi Kürtler boykot diyebilir, ama biz diyemeyiz diyerek, Kürtlerle ve boykotu savunan diğer devrinci güçlerle eylem birliğini güçlendirmek yerine, CHP’lisi Ergenekoncusu, Oyakcısı gibi sözde karşı olduğunu söylediği kemalist Türk burjuvazisi ile pratikte birlikte olmayı tercih ediyor, onlarla birlikte anayasa değişikliği referandumunda hayır diyor, böylece var olan statükonun sürmesine hizmet ediyor. Bu ise kemalistlerin 100 yıla yakın bir zamandan beri bize karşı uygulaya geldiği bir oyunun devamıdır.
Bunlardan kimileri boykota karşı çıkarken Lenin’in arkasına sığınıyorlar. Bu dipsiz bir yalandır. Lenin’in boykotu onayladığı ve onaylamadığı durumlar vardır. Lenin’in boykotu sırf Ruslar için değil, Çarlık Rusya’sında yaşayan tüm Rus ve diğer halklar için geçerliydi. Lenin 1905 de boykotu onaylarken, çarlığın ve gericiliğin parlamentosunu engellemek, devrimci demokratik bir iktidarı sağlamak istiyordu. O zaman Rusya’da işçi ve köylülerin başını çektiği devrimci bir güç vardı. Eğer ders çıkarılacaksa, bugün Türkiye’de de yükselen Kürt devrici demokrat hareketinin başını çektiği, işçi ve köylülerden, geniş emekçi yığınlarından oluşan devrimci demokratik bir güç vardır. Boykot eylemleriyle bu hareket daha da güçlenecektir. Türk solcu ve komünistlerinin başta gelen görevi bu eylemleri güçlendirmek, egeme Türk milliyetciliğini ve şövenizmini kırmaktır. Türk-Iş’te, DISK’te ve diğer sendikalarda var olan ve boykota karşı çıkan, sarı sendikacıları, sendika ağalarını, sözde devrimci sendikacıları teşhir etmek , Türk ve Kürt işçilerinin ve emekçilerinin ortak davası uğruna demokratik güç birliğini geliştirip kuvvetlendirmekdir.
22.08.2010
Türkiye Komünist Partisi 1920