TKP – 1920 SEÇİM AÇIKLAMASI

                                            AÇIKLAMA

Yetti artık 21 yıllık AKP iktidarı ve Erdoğan diktatörlüğü!

Halklarımızın, işçi sınıfı ve emekçilerin, köylü, esnaf ve aydınların, gençlerin, kadınların seçim meydanlarındaki mücadelesiyle

14 Mayıs’ta Erdoğan’ı sandıkta devirelim! 

14 Mayıs’ta hem Cumhurbaşkanlığı, hem de Parlamento Seçimi için sandık başına gidiyoruz. Sandığa atacağımız oylarımızla yalnız kendimizin değil ülkemizin, halklarımızın geleceği için de karar vereceğiz. Bu seçim sıradan alışılmış bir seçim değildir. Ülkenin kaderinin belirleneceği tarihsel bir seçimdir. 21 yıldır ülkede hüküm süren AKP iktidarının ve onun başkanı Erdoğan’ın oluşturduğu otoriter, gerici, faşizan tek adam rejimine ya son verilecek, ya da ülke önü alınamayacak bir karanlığa itilecektir. Bu gidişatı durdurmak, ülkemizde özgür, demokratik güzel günlere giden yolu açmak ancak Erdoğan’a karşı tüm muhalif güçleri birleştirmekle, sokaklara, meydanlara ve sandık başına büyük bir güç olarak gitmekle mümkündür. 6’lı Masa ile burjuva muhalif güçleri bir ittifak oluşturdular, bir adım attılar. Ama Erdoğan’ı devirmek için bu yeterli değildir. Erdoğan’ı devirmek için Kürtleri, sol devrimci, sosyalist, komünist, yeşil, çevreci ve diğer muhalif güçleri de kapsayan geniş bir ittifak ve yığınlar içinde yoğun bir çalışma gerekmektedir.

Bazı anketlere, sokaktaki halkın öfkesine bakarak Erdoğan’ın gidici, seçimin “çantada keklik” olduğunu sanmak büyük bir gaf olur. Erdoğan iktidarı bırakmamak için her yola başvuracak, bir iç savaşı bile göze alabilecektir. Çünkü seçimde yenilmekle onun kaybedeceği, halklarımızın ise kazanacağı çok şey vardır. Erdoğan bir seçim yenilgisini önlemek için hem kesenin ağzını açacak, hem devletin tüm maddi, mali kaynaklarını, hazineyi yağmalayacak, hem de halka ve sandıklara saldırmak için derin devleti, mafyayı, jandarmayı, SADAT ve diğer paramiliter güçleri harekete geçirmekten çekinmeyecektir. O daha şimdiden “Beyaz Toros” ve “Yeşil”li posterlerini sahaya çıkararak, mafyalı JİTEM’li görüntüleri yayarak, Hizbullah kalıntısı Hüda Par’la Cumhur İttifakı’nı genişleterek başta Kürt halkı olmak üzere halklarımıza seçim öncesi gözdağı vermeye çalışmaktadır. Gitmemekte direnen Erdoğan’ı gönderecek, onun hazırlıklarını boşa çıkartacak olan halklarımızın, işçi ve emekçi yığınların seçim kampanyası boyunca meydanlardaki, sokaklardaki devrimci mücadelesi olacaktır. Bu mücadeleyi örgütlemek biz devrimci güçlerin görevidir. Bu mücadele seçim sonrasında da devam edecektir. Çünkü yeni iktidar döneminde de barış, demokrasi ve özgürlüklerin derinleşmesi ancak yığınların mücadelesi, alttan baskısıyla mümkün olacaktır. Şimdi önümüzde 14 Mayıs’ta meydanlardaki mücadele ve sandıktaki oylarımızla Erdoğan’ı gönderme görevi durmaktadır. 

Yeter 21 yıllık AKP iktidarı ve Erdoğan diktatörlüğü!

Bu 21 yılda ülkenin nerelere vardığını gösteren en son örnek Kahramanmaraş merkezli depremler oldu. Deprem bölgesinde iki gün devlet ortada yoktu. Halka yardım elini uzatan, onun yanında olan tek güç Sivil Toplum Kuruluşları, STK’lardı. Devlet felç olmuş, kurumları çökmüş, işlemiyordu. Herkes tek adam Erdoğan’dan talimat bekliyordu. Erdoğan’ın ise enkaz altında kurtarma bekleyen, yaralarından ve soğuktan ölen insanlar umurunda değildi. O, depremzedeleri arama ve kurtarma sürecinde hayati olan ilk iki günü heba etti. Şimdi de utanmadan helallik istiyor. Depremin vurduğu 11 ilimizde resmi rakamlarla 50 binin üstünde insanımız hayatını kaybetti. Enkaz altından çıkarılamayanlarla birlikte bu sayının 100 bini açtığı tahmin edilmektedir.

Bu facianın sorumlusu bir doğal afet olan deprem değildir, bir deprem bölgesi olan ülkemizde bilim insanlarının uyarılarına rağmen hiçbir hazırlık yapmayan, imar affı ile çürük binaları legalleştiren, tek hedefi kendisi ve ailesinin, çevresinin çıkarları olan, halkı kendi kölesi, ülkeyi kendi çiftliği gibi gören Erdoğan’ın ta kendisidir. Aradan bir aydan fazla zaman geçti. Devlet hâlâ depremzedelerin barınma (çadır ve konteyner, tuvalet ve hijyen), su ve diğer zorunlu ihtiyaç maddeleri gibi sorunlarını çözmüş değildir. Şimdi depremzedeler bir de sel felaketi yaşamaktadır. Kurulmayacak yerlere kurulan çadırlar da su içinde kaldılar. Erdoğan depremden tek bir ders çıkarmadı. Keyfi, ‘Ben bilirim’ tutumu hâlâ devam etmektedir. Şimdi de gelişigüzel yerlere evler yaptırmakta, çevresine ihaleler dağıtmakta, depremin açtığı yaraları sarıyor izlenimi yaratmaya çalışmaktadır. Depremi Allah’ın bir lütfuna dönüştürüp utanmadan halktan oy istemeye kalkmaktadır. Şimdi 14 Mayıs’ta O’na oy vermeyerek tüm bunların hesabı sorulmalıdır!

21 yıllık Erdoğan iktidarında ülkenin ekonomisi altüst oldu. Kürtlere karşı yapılan savaşın masraflarının, Saray’ın “İtibardan tasarruf edilmez” zihniyetiyle yaptığı harcamaların, israfın, yandaş ihalelere verilen garantilerin, durdurulamayan cari açığın yol açtığı zamlar ve vergiler enflasyonu azdırdı, halkı geçim derdine düşürdü. İnsanlar hayat pahalılığı altında eziliyor. Son bir yılda fiyatı yüzde yüz artmayan tek ürün yoktur. Uygulanan neoliberal ekonomi politikasıyla açlık, yokluk, sefalet, işsizlik çığ gibi büyüdü. Çalışanlar, işçi ve memurlar, emekliler maaşlarıyla ay sonunu getiremiyorlar. Çiftçi, köylü, esnaf perişan! Türk parasının değeri pul oldu. Cumhuriyetin 100. yılı 1923’de ülkenin Japonya’yı geçeceğini, kişi başı milli gelirin 25 bin dolar olacağını vaadeden Erdoğan’ın bugün ülkeyi nerelere getirdiği gözler önündedir. Türkiye hâlâ bir ‘Üçüncü Dünya’ ülkesi olmayı aşamamıştır. Erdoğan ülkenin gelirini sanayiye, teknolojik kalkınmaya değil betona, köprülere, yollara gömdü. Ülkenin doğal kaynaklarını yerli ve yabancı tekellerin talanına açtı. Doğa ve çevre tahribatı, iklim değişikliği, susuzluk görülmemiş boyutlara ulaştı. Devletin içinde çeteler, mafyalar, uyuşturucu baronları kol gezmektedir. Bu gidişe ancak 14 Mayıs’ta Erdoğan’ı devirerek ‘Dur!’ denebilir.

Erdoğan 21 yıllık iktidarı döneminde Türkiye’yi yaşanmaz bir ülkeye, büyük bir hapishaneye çevirdi. Toplum Kürt-Türk, laik-mütedeyyin, Sünni-Alevi diye kutuplaştırıldı. Kadınlara, LGBT’lilere saldırılar arttı. İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği olağanlaştı, doğa ve iklim tahribatı arttı. Demokrasi, hukuk, adalet, güçler ayrılığı rafa kaldırıldı, özgürlükler kısıtlandı, bilim ve akademik çalışma, basın ve fikir, toplantı ve gösteri özgürlüğü kullanılamaz oldu. Sosyal medyaya baskılar arttı. İşçi sınıfı ve sendikaların hak ve özgürlükleri sınırlandırıldı, Kürt halkına karşı baskı ve savaş daha da şiddetlendi, insanlar ülkeyi terk edebilmek için yeni yeni yollar aramaya başladılar. Gazeteciler, akademisyenler, demokrasiyi, barış ve özgürlükleri, Kürt halkının eşitliğini, ulusal ve demokratik haklarını savunanlar ya hapishanedeler ya da politik göçmen olarak yurt dışına gitmek zorunda kaldılar. Başta Kavala, Demirtaş, Öcalan olmak üzere zorla rehin alınan politik tutukluların serbest kalması, yurt dışına çıkmak zorunda kalanların geri dönmesi, işçi sınıfı ve sendikaların özgür çalışmaları, tüm hakların özgürce kullanılmaları için 14 Mayıs’ta oylarımızı Erdoğan’a vermeyelim, onu gönderelim!

İktidara geldiğinde bölgede ve komşularla sıfır sorun politikası izleneceğini söyleyen Erdoğan şimdi iktidarını sürdürebilmek için yurt içinde ve dışında, bölgede ve komşularla gerginlik ve savaş politikasını uygulamakta, ülkenin güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Türkiye yeniden büyük devletlerin çıkarlarına göre oynadıkları bir ülke haline geldi. Devletin bekasına tehdit saydığı Kürt halkının ulusal ve demokratik taleplerini ve direnişini boğmak için Kürtlere karşı askeri operasyonları ve savaşı süregiden bir kırıma çevirdi. Kürtlerle yeniden bir barış masası kurmamakta yeminli. İŞİD’i, El-Kaide’yi Rojava ve Başur’da hâlâ Kürtlerin üstüne sürüyor. Suriye’de ve Irak’da ‘Yeni Osmanlıcı’ bir anlayışla yayılmaya çalışıyor. Son zamanlarda uyguladığı işgal, ilhak ve gerginlik politikasıyla ülkeyi tüm komşularla düşman haline getirdi. Uluslararası alanda Türkiyenin itibarı hızla düşmektedir. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü, bölgemizde ve komşularımızla yeniden barış, dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerin kurulabilmesi için 14 Mayıs’ta Erdoğan ve tek adam rejimi devrilmelidir!

14 Mayıs’ta Erdoğan’a, onun Cumhur İttifakına, AKP ve MHP’ye oy yok!

Erdoğan’dan kurtulmak için oylarımızı 14 Mayıs’ta muhalefetin ortak başkanlık adayı Kılıçdaroğlu’na ve milletvekili seçimi için de kapatılması tehlikesi nedeniyle HDP yerine geçen Yeşil Sol Partiye, onun içinde olduğu Emek ve Özgürlük ittifakına verelim!

Haydi seçim meydanlarına ve sandık başına!

29.03.2023         TKP – 1920         www.tkp-online.com